İstanbul’un yeşil kalbi Aydos Ormanı’nda geçen günlerde meydana gelen yangın, bölge sakinleri ve doğa severler için büyük bir endişe kaynağı oldu. Yangın, yerel itfaiye ekiplerinin hızlı müdahalesi sayesinde kısa sürede kontrol altına alınarak daha büyük bir felaketin önüne geçildi. Aydos Ormanı, hafta sonu başlayan yangın ile birlikte hayvanlar ve bitki örtüsü açısından ciddi bir tehdit ile karşı karşıya kaldı; fakat yangının kontrol altına alınması doğa dostları için bir nebze rahatlama sağladı.
Yapılan ilk incelemelere göre, yangının nedeninin insan kaynaklı olduğu düşünülüyor. Sakarya’dan gelen hava koşullarının etkisiyle birlikte orman içinde yeterince nemin olmaması, alevlerin hızla yayılmasına zemin hazırladı. Yangın başladığında, bölgedeki orman işçileri ilk müdahaleyi yapmaya çalıştı; ancak alevlerin hızla büyümesi nedeniyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı'na haber verildi. Ekipler, olay yerine intikal ederek yangını kontrol altına almak için seferber oldu. Yaklaşık beş saatlik bir mücadeleyle, alevler tamamen söndürüldü.
Yangın sonrası bölgedeki flora ve fauna üzerinde büyük bir hasar oluşmuş durumda. Özellikle nadir bulunan bitki türlerinin zarar görmesi, çevrecilerin endişelerini artırdı. Yangının ardından Aydos Ormanı’nın tekrar eski haline dönmesi için hem resmi kurumlar hem de gönüllü doğa severler harekete geçti. İstanbul'un çeşitli yerlerinden gelen gönüllüler, bölgedeki yangın sonrası hasar tespit çalışmalarına katıldılar. Aydos Ormanı’ndaki ağaçların yeniden yeşermesi için fidan dikme etkinlikleri düzenlemeyi planlayan çevreciler, bölgenin doğal dengesini tekrar sağlamak için var güçleriyle çalışacaklar.
Doğanın dengesinin yeniden kurulabilmesi için bölgedeki ekosistemin desteklenmesi büyük önem taşıyor. Bu nedenle, Aydos Ormanı’nı korumak ve yaşatmak için yerel halk, sivil toplum kuruluşları ve kamu kuruluşlarının iş birliği içinde hareket etmesi gerekiyor. Ayrıca, bu tür felaketlerin önüne geçebilmek adına halkın bilinçlenmesi, orman yangınları konusunda eğitimler verilmesi büyük önem arz ediyor. İstanbul'daki yeşil alanların korunması ise sadece hayvanlar ve bitkiler için değil, aynı zamanda şehrin hava kalitesi açısından da hayati öneme sahip.
Sonuç olarak, Aydos Ormanı’ndaki yangın, hem bir felaket hem de doğa koruma bilincinin arttığı bir dönüm noktası oldu. Doğa severlerin özverili çabaları ve devletin hızlı müdahalesi sayesinde, İstanbul'un bu önemli ekosisteminin tekrar hayata dönmesi için gereken adımlar atılacak gibi görünüyor. Herkesin doğal güzelliklere sahip çıkması ve bu tür felaketlere karşı duyarlı olması önemlidir. Gelecekte daha yeşil ve yaşanabilir bir İstanbul için bilinçli bir toplum oluşturma hedefi doğrultusunda çalışmalar devam etmeli, doğanın sürdürülebilirliği sağlanmalıdır.