İstanbul'da ettiği bir korkunç olay, şehirdeki huzursuzluk ve güvensizlik ortamını bir kez daha gözler önüne serdi. 14 yaşındaki bir çocuk, yaşadığı depremin getirdiği panikten kaçarken, istemeden de olsa maganda kurşunlarına hedef oldu. Bu trajik olay, sadece bu gencin değil, onun ailesinin ve çevresinin de hayatını derinden etkiliyor. Çocuk şu anda hastanede yaşam mücadelesi veriyor. Ardında bıraktığı soru işaretleri ve bu olayın üstünde durulması gereken boyutları var.
2023 yazında İstanbul, bir depremle sarsıldı. Şehirde yaşayanlar, geçmişte yaşanan büyük depremlerin hatıralarını tazeledi. Birçok insan evlerini terk ederken, kimi de dışarda güvenli bir yer aradılar. 14 yaşındaki çocuğumuz da bu kargaşa içinde ailesiyle birlikte daha güvenli bir yer bulma çabası içindeydi. Fakat yaşadığı korku ve panik, her ne kadar fiziksel bir tehdit olmasa da zihninde derin izler bıraktı.
Ne yazık ki, bu korku dolu macera, çocuğun hayatında beklenmedik bir sona yol açtı. Depremden kaçmaya çalışırken, başına isabet eden bir kurşunla hayatı tehlikeye girdi. Maganda kurşunları, ülkemizde sıkça karşılaşılan bir sorunun yansımasıdır. Bu tür olaylar, üzerinde durulması gereken bir toplumsal mesele haline gelmiştir. Eğlencelerde ve kutlamalarda insanların boş yere silah ateşlemesi, masum insanların hayatlarını tehdit ederken, aynı zamanda toplumda korku ve güvensizliği artırmaktadır.
Bu olay, maalesef İstanbul’un sokaklarında her gün karşılaştığımız bir gerçeği gözler önüne seriyor. Maganda kurşunları yüzünden yaralanan çocuklar, gençler ve hatta yetişkinler için hayat mücadelesi vermek, artık çok alışıldık bir hale geldi. Bu durum, insanlarda sinir, korku ve belirsizlik duygularını daha da artırıyor. Çocuk için tehlike geçmiş değil. Hastanede kritik bir süreç geçiren 14 yaşındaki gencin durumu tıbbi ekip tarafından sürekli izleniyor. Hayata sımsıkı sarılma umudunu kaybetmeyen ailesi ise, dualarını ve umutlarını çocuklarına yönlendirmiş durumda.
Bu durum, yalnızca ailenin değil, tüm toplumun dikkate alması gereken bir sorundur. Zira genç bir çocuğun hayata tutunmaya çalışırken karşılaştığı büyük zorluklar, herkes için birer ders niteliği taşıyor. Toplum olarak, çocukları, gençleri ve geleceğimizi koruma sorumluluğumuzu yeniden değerlendirmeliyiz. Kazara yaşanan bu olaylar üzücü sonuçlara yol açarken, aynı zamanda bizlere de bir uyanış çağrısı yapıyor. Kendi güvenliğimiz ve sevdiklerimizin güvenliği için, bu tür davranışların son bulması gerektiğine dair farkındalık oluşturmamız gerekli.
İstanbul, bu tür şiddet olaylarının sona ermesi ve toplumdaki huzursuzluğun üstesinden gelerek yeniden bir arada yaşamayı başararak, daha güvenli bir şehir olma yoluna girmelidir. Bu tür olaylar, maalesef ki istatistiklere dahi ulaşmadan unutulup gidebiliyor, fakat mağdurlarının yaşamlarında açtığı yaralar ise asla kapanmıyor. 14 yaşındaki çocuk için dualarımız eksik olmasın. Aynı zamanda geleceğimizi korumak adına atılacak adımları da dört gözle beklemeliyiz. Onun hikayesi, umarız ki sadece bir başka trajedi olarak kalmaz ve toplumun hatalarından ders alınmasına sebep olur.